Yazar: Hakan Günday
Yıl: 2022
Dil: Türkiye
Kategoriler: Roman
Hakan Günday «Kinyas ve Kayra» kitabının açıklaması
Hakan Günday’ın «Kinyas ve Kayra» adlı romanı, iki genç adamın karmaşık ve derin dostluğunu, hayatın zorluklarını ve içsel çatışmalarını etkileyici bir dille anlatan çarpıcı bir eserdir. Kitap, topluma, kimliğe ve varoluşa dair sorgulamalarla dolu bir yolculuğu gözler önüne seriyor. Romanın baş karakterleri Kinyas ve Kayra, bir yanda yaşamın acımasızlığına karşı koymaya çalışırken, diğer yanda kendi içsel çatışmalarıyla yüzleşirler.
Kinyas, hayatın karanlık yüzleriyle tanışmış, toplumsal normlardan uzaklaşmış bir karakterdir. Genç yaşına rağmen yaşadığı deneyimler, ona derin bir yalnızlık ve yabancılaşma hissi kazandırmıştır. Kayra ise daha farklı bir karakterdir; hayatla olan mücadelesinde Kinyas’a destek olmaya çalışırken, kendi mutsuzluğuyla da yüzleşmek zorundadır. İkili arasındaki bu derin dostluk, onları hayata karşı bir araya getirirken, aynı zamanda birbirlerini yıkıcı bir şekilde etkilemektedir.
Roman, sadece bir arkadaşlık hikayesinin ötesine geçerek, insanın varoluşsal krizini ve içsel boşluğunu çarpıcı bir şekilde ele alır. Günday’ın kullandığı yoğun ve çarpıcı dil, okuyucuyu karakterlerin duygusal derinliklerine çeker. Günday, özellikle gençlerin hayatın zorluklarıyla başa çıkma yöntemlerini sorgularken, okuyucuya düşünsel bir yolculuk sunar.
Hakan Günday «Kinyas ve Kayra» kitabını okumak, hayatın karmaşıklığını ve insan ilişkilerinin derinliğini anlamaya yönelik etkileyici bir deneyim sunar. Kinyas ve Kayra’nın hikayesini keşfetmek için «Kinyas ve Kayra» indir seçeneğini kullanarak, bu dokunaklı eseri ücretsiz olarak oku fırsatını değerlendirebilirsiniz. Bu roman, okuyucuyu düşündürmekle kalmayıp, derin duygusal etkiler bırakacak bir yolculuğa davet ediyor.
O kitap video yorumu
O Alıntılar
- “Yalnızlığı kendimi geliştirmenin tek yolu olarak gördüm. Ama çevremde olup biteni kaçırmak ve yanımdan akıp giden hayat nehriyle yüzümü yıkamamak da bana aptalca geliyordu.” (Sf. 27)
- “Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.” (Sf. 49)
- “Eğer hatıralara sesler ilave etmezsem uçup giderler. O seslerle anımsamak dünyayı. Gereken bu.” (Sf. 55)
- “Ama kim kimi kurtarabilmişti şimdiye kadar? Beni kim kurtaracaktı?” “Kurtuluş” dedim. Ankara’da bir mahalle. Fazlası değil.” (Sf. 66)
- “İnsanların icadı, kolay ve acısız bir sömürü yoluydu politika. Tıpkı bütün diğer insani kurumlar gibi. Para gibi. Hepsi bu. Fazla heyecanlanmamak gerekiyordu. Gerektiğinde lehte kullanılmalı, oyunun içinde ayrı bir oyun kurulmalıydı. Ben de öyle yaptım. Faşist, demokrat, fundemantalist, anarşist, komünist, saltanat taraftarı. Hepsi oldum. Ve hepsinin karşılığını aldım. Huzur. Biraz huzur ve rahat bırakılmak için Black Panther’lerle aynı fikirde olabilirdim. İlkesizlik bana sihirli geldi. Prensipsiz yaşamak. Rahatını bozmamak için açlıktan ölmeyi tercih etmek. Dilsiz taklidi yapmak…” (Sf. 67)
- “Ama biliyorum, izin vermeyecek insanlar rahatça kendimizi yok etmemize. Arkadaş olacaklar. Âşık olacaklar. Sırdaş kesilecekler başımıza. Robinson’un bile yanına Cuma’yı veren dünya, üzerinde yaşayan bütün insanları tanıştırma gibi hastalıklı bir saplantıya sahipken uzak kalmamız çok zor olacak gündüzün ve gecenin seslerinden…” (Sf. 67)