Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Yıl: 1922
Dil: Türkiye
ISBN: 9789751015440
Kategoriler: Klasik, Roman
Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu kitabının açıklaması
Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eseri “Çalıkuşu”, Türk edebiyatının en sevilen romanlarından biridir. Kitap, genç ve idealist öğretmen Feride’nin hayatını ve maceralarını anlatır. Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Feride, teyzesinin yanında büyür ve Fransız yatılı okulunda eğitim alır. Oldukça yaramaz ve hareketli bir çocuk olan Feride, okulda “Çalıkuşu” lakabını alır. Teyzesinin oğlu Kamran ile aralarında gelişen aşk, genç kızın hayatında önemli bir dönüm noktası olur.
Feride, Kamran ile nişanlandıktan sonra düğün günü Kamran’ın başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenir ve büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak kaçar. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde öğretmenlik yapmaya başlayan Feride, hem mesleğine olan bağlılığı hem de yaşadığı zorluklarla mücadelesiyle dikkat çeker. Gittiği her yerde güzelliği ve idealist yapısıyla tanınan Feride, toplumun ve eğitimin eksikliklerini gözler önüne serer. Çalıkuşu, Feride’nin içsel yolculuğunu ve aşkını, gururunu ve hayal kırıklıklarını etkileyici bir şekilde işler.
Feride’nin Anadolu’da karşılaştığı zorluklar ve yaşadığı maceralar, okuyucuyu derin bir duygusal yolculuğa çıkarır. Reşat Nuri Güntekin, “Çalıkuşu” romanında dönemin toplumsal yapısını ve kadınların toplumdaki yerini ele alırken, aşk ve fedakarlık temalarını da ustalıkla işler. Çalıkuşu kitabı, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir kadının güçlü duruşunu ve azmini anlatan bir başyapıttır. Bu romanı okuyarak, Feride’nin büyülü ve zorlu dünyasına adım atacak, onunla birlikte gülüp ağlayacaksınız.
Çalıkuşu kitap video yorumu
Çalıkuşu Romanından 25 Alıntı
- ’’Derler ki; aşk, birine seni yok etme kudreti verip, bunu kullanmama hususunda ona itimat etmekmiş.’’
- ‘’Mektepte bize şiir ezberletmişlerdi. İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış.’’
- ‘’Yüzüne bakmamak ne ispat eder, rica ederim, dedim; sevmediğimi mi? Ne delilik!’’
- ‘’Yan yana yürümeye başladık. Yeni yakalanmış bir kuşun yüreği, göğsünde nasıl atarsa benimki de öyle atıyordu. Fakat zannediyorum ki, beni bıraksa da artık kaçmaya kuvvet bulamayacaktım.’’
- ‘’Daha o gün anlamıştım Feride, ben ömrümce seninle sınanacaktım. Çünkü insan daima en sevdiğiyle sınanır.’’
- ‘’Aynı duayı birbirinden habersiz eden iki insan, er ya da geç birbirlerine kavuşurlar.’’
- ‘’Sen, kurşunla vurulanları hiç işitmedin mi, be hemşireceğim? Bazıları, vurulduklarının farkında bile olamazlar, üç beş adım koşarlar, kaçıp kurtuluyoruz sanırlar. Yara sıcakken acımaz, hemşireceğim. Hele bir soğumaya başlasın. Sen bak, seyret o kızcağız nasıl yanıp yakılacak…’’
- ‘’Belki bir gün kalbimi yormayan birine denk gelirim diye yaşıyorum.’’
- ‘’İnsan birini sevme felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor.’’
- ‘’O vakit sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor.’’
- ‘’İnsan ruhu ne anlaşılmaz bir muamma.’’
- ‘’Seninle artık iki düşman bile değiliz; birbirini hiç ama hiç görmeyecek iki yabancıyız.’’
- ‘’Sevmek denen şeyin rolü bu kadar insanı yakıp titretecek bir şey olursa kendisi kim bilir neydi?’’
- ‘’Seni ne kadar seversem seveyim, sanki hiç yetmeyecekmiş gibi geliyor.’’
- ‘’Ben ömrümce seni özledim… En yakınımdayken yüz yıllık hasret nasıl konur sende gördüm.’’
- ‘’Çok sevmek yetmez; mühim olan güzel sevmek.’’
- ‘’Saklamaya çalışma, nafile. Sevda, çocuk gözlerinden uyku gibi akıyor.’’
- ‘’Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim.’’
- ‘’Sanki bu dünyaya gelirken, Allah’a bu aşk için söz vermişim gibi… Sana, hep geç kalmaktan korkuyorum.’’
- ‘’Feride, sen kendini bilmiyorsun. Sende kimseye benzemeyen başka bir şey var.’’
- ‘’Ama ben her şeye rağmen, insanların gönüllerini kiraya çıkardığı bu çağda bir gönülün bir gönüle yeteceğine inanıyorum.’’
- ‘’Kâmran, ben, seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Hatta yaptığım tecrübelerle, başkalarını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki derin, hazin, ümitsiz hayalini sevmekle.’’
- ‘’Ben, yine de ısrarla senin bahçende büyümek isteyen bir papatya olacağım. Susuz kalsam da büyümek için uğraşacağım.’’
- ‘’Dağlarda ismini bilmediğim bir ot yetişir. Feride, insan onu daima koklarsa, bir zaman sonra kokusunu daha az duymaya başlar. Bunun ilacı, bir zaman kendini ondan mahrum etmektir.’’
- ‘’Kâmran, biz asıl bugün birbirimizden ayrılıyoruz. Ben, asıl bugün dul kalıyorum… Bütün olan, geçen şeylere rağmen, sen yine bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin…’’