Joanne Greenberg «Sana Gül Bahçesi Vadetmedim»

Joanne Greenberg «Sana Gül Bahçesi Vadetmedim» kitabının açıklaması

Joanne Greenberg’in «Sana Gül Bahçesi Vadetmedim» adlı kitabı, derin psikolojik ve toplumsal sorgulamaları ele alarak okuyucularını içsel bir yolculuğa çıkarıyor. Joanne Greenberg «Sana Gül Bahçesi Vadetmedim» kitap genç bir kızın ruhsal dünyasında yaşadığı çatışmalara ve toplumun normal kavramına dair eleştirilerine ışık tutuyor. Romanın ana karakteri Deborah, yalnızlık, dışlanmışlık ve iletişimsizlikle örülü bir dünyada kendini bulmaya çalışan on altı yaşında bir genç kızdır. Gerçek dünyada karşılaştığı hayal kırıklıkları ve zorluklar, Deborah’ı kendi yarattığı düşsel bir dünyaya sığınmaya iter.

Deborah’ın bu kendi iç dünyasına kaçışı, onu topluma karşı daha kapalı hale getirir ve akıl hastanesine yatmasına neden olur. Burada, toplumun onun üzerinde oluşturduğu baskılar ve “normallik” kavramına uydurulma çabaları başlar. Ancak Deborah’ın bu içsel çatışmalarında en büyük destekçisi, ona bir gül bahçesi vadetmeyen, fakat gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan bir doktordur. Kitap boyunca Deborah’ın delilik ve gerçeklik arasında gidip gelen serüvenini takip ederken, aynı zamanda onun gözünden toplumsal kurumların, aile yapısının ve geleneklerin nasıl birer engel olabileceğini görürüz.

«Sana Gül Bahçesi Vadetmedim» oku seçeneğiyle, Deborah’ın yaşadığı bu derin psikolojik yolculuğa adım atarak onun korkuları, umutları ve kendini bulma çabasını yakından tanıyabilirsiniz. Bu roman, okurlarına ücretsiz erişim imkanı sunarak Joanne Greenberg «Sana Gül Bahçesi Vadetmedim» dünyasına kolayca ulaşma fırsatı tanıyor. Greenberg’in güçlü anlatımıyla toplumsal yargılara karşı sorgulayıcı bir bakış açısı sunan bu roman, okuyucularına sadece Deborah’ın değil, her bireyin hayatındaki özgünlük arayışını hissettiriyor.

O kitap video yorumu

O Alıntılar

• Bazen, diye düşündü Dr. Fried üzgün üzgün, dünya birtakım kurumlarında bulunan insanlardan çok daha hasta oluyor.
  (s. 21)
• Bir gün, hastalığın olduğu kadar sağlığın da nerede olduğunu bize gösterecek bir test yapmalıyız.
  (s. 24)
• Hazır olana kadar hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda değilsin. Böyle bir şeye hazır olduğunda da, kaybettiklerinin yerine koyabileceğin bir şeyler olacak.
  (s. 27)
• Yıllarca, beyniyle komut vermeyi hiç akıl edemediği sözcükler öylece ağzından çıkıvermişti hep. Kimi zaman, içini bir duygunun sardığı olurdu. Bu duygu söze dökülür, ama altında yatan ve dünyayı ikna etmeyi sağlayabilecek mantık suskun kalırdı.
  (s. 34)
• Nedenler, hepsini aynı anda, hatta oldukları biçimde göremeyeceğimiz kadar büyük olabilir, ama gene de kendi gerçeklerimizden, kendi nedenlerimizden söz edebiliriz.
  (s. 39)
• Bir keresinde, kendine korkunç işkenceler yapan bir hastam olmuştu. Ona neden böyle şeyler yaptığını sorduğum zaman, “Bunları bana dünya yapmasın diye,” karşılığını vermişti. Sonra “Dünyanın neler yapacağını görmek için biraz beklesenize,” demiştim. O da, “Anlamıyor musunuz? Eninde sonunda oluyor bunlar, bu şekilde hiç olmazsa kendi yıkımımı kendim yönetiyorum.” diye yanıt vermişti.
  (s. 48)
• Aynalar ve değişimler! Bütün insanların gözleri çarpıtıcı aynalar değil miydi zaten?
  (s. 70)