K. Kübra Berk «Unutulmuş Kuşlar Göğü» kitabının açıklaması
K. Kübra Berk’in büyüleyici anlatımıyla şekillenen Unutulmuş Kuşlar Göğü, okuyucuları kuralların keskin sınırlarla çizildiği, sırlarla örülü bir dünyaya davet ediyor.
Evera Alfen, ya da sadece Era. O, Yuva’nın katı kurallarına uymayı öğrenmiş bir genç kızdır. Burada her şey net ve değişmezdir:
Ormana adım atma.
Sınırları sakın geçme.
Öncü’ye bağlı kal.
Ve en önemlisi: Asla yalan söyleme.
Fakat bir gece, bu düzen paramparça olur. Kardeşinin göğsüne saplanan bir ok, yalnızca bir canı değil, Evera’nın inandığı tüm doğruları da yerle bir eder. Adalet mi, intikam mı? Bu sorunun cevabını ararken, o güne dek sadık kaldığı kuralları bir bir yıkmaya başlar. Katili bulmak için yasaklı topraklara, Vahşiler’in arasına doğru geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkar.
Era’nın peşinde artık sadece öfke değil, ona emanet edilen kuşların kanat sesleri de vardır. Onlar, gökyüzünü unutan bir dünyada ona yolu gösterecek midir? Ve Era, özgürlüğün, gerçeğin ve kendi kaderinin gökyüzünde mi, yoksa yüreğinin derinliklerinde mi saklı olduğunu keşfedebilecek midir?
K. Kübra Berk, Mavi Gece, Rüzgârın Sesi ve Operatöre Bağlanıyorsunuz serilerinden sonra, okuyucularını bu kez gökyüzüne yükselen bir hikâyeye çağırıyor. Unutulmuş Kuşlar Göğü, sınırları aşmanın, kayıpların ve yeniden doğuşun büyülü bir anlatımı.
“Kuşlar da uçmayı böyle öğrenirler,” demişti hıçkırıklarımın arasında. “Defalarca düşmezlerse kanatlarını keşfedemezler.”
O kitap video yorumu
O Alıntılar
- “Kuşları sever misin?” “Onlardan hep af dilerim. Sevmek için çok geç kaldım.”
- “Sana unutulmuş kuşlar göğünden geliyorum…”
- “Her cümlede Tugay’ı bulma hastalığına yakalandım… Özgürlüğe uçacağın gökyüzün olacak…”
- “Yarın sana da bir tane yapayım mı?” “Olur. Bana bir solucan yapalım.” “Hayır! Senin de bir kuşun olacak.” “Neden kuş?” “Çünkü kuşlar özgür.”
- “Huzurlu uyu.” diye fısıldadım. “Artık canın acımayacak.”
- “Sahi, annem ellerimi ne zaman bırakmıştı?”
- “Ben yaşadım. Sizse hep ölüydünüz. Düşünceleriniz ölü.”
- “Orada düşmanlar var, oraya gitme, meleğim.” “Bazen düşman içeridedir, Era.”
- olmayanlar. Bu duruşma salonunda biz inanca değer veririz, neye inanılırsa inanılsın.”