Hümeyra «Aşiyan 2-Divane» kitabının açıklaması
Bazı yangınlar vardır, içten içe yanar ama alevlerini sadece sahipleri hisseder. İşte bu, tam da öyle bir hikâye… Göğsünün ortasında başlayan yangın, hem onu hem de sevdiğini sarmalarken, geçmişin ağırlığıyla tutuşan anılar ve yitip giden hayaller birer küle dönüşüyor. Sevgi ve yıkımın iç içe geçtiği bu hikâyede, iki ruhun kıyameti aynı anda kopuyor.
O güne yüklenen anlamlar çarpıştığında, kaçınılmaz bir son onları bekliyordu. İkilinin arasındaki ateş harlandıkça, avuçlardan yüzükler düşüyor, alevlere karışıyor. Bir zamanlar ev hissi veren o kalp artık bir enkaz, bir yangın yeri… Ve o yangının külleri içinde beklemekten başka çareleri yok.
Aşk, kaybetmeyi göze almak mı, yoksa acıyla sınanmak mı? Karşılıksız fedakârlık mı, yoksa tutkulu bir savaş mı? İçinde bir fırtına koparken, kendi kalbinin ağırlığını bile taşımak zor gelir bazen. “Keşke,” diyor bir ses, “keşke bu kadar güçlü olmasaydın…” Ama güç, bazen en büyük sınavın ta kendisi olur.
Hümeyra’nın “Aşiyan 2: Divane” romanı, aşkın en derin yaralarını, vazgeçişin sessiz çığlığını ve kaderin keskin sınavlarını anlatıyor. Tutkulu, sarsıcı ve kalbe dokunan bu hikâyede, her satır duygularınızı harekete geçirecek.
O kitap video yorumu
O Alıntılar
- “Oturup konuşsaydık geçerdi belki her şey. Başını alıp gitmek sevdaya dahil değil.”
- “Birinin sizi siz kendinizi anlatmadan anlaması… Büyük lüks.”
- “Keşkeler ve belkiler bizi kurtarmaya yetmiyordu.”
- “Tükendim…”
- “Ne sana gelebiliyorum ne senden gidebiliyorum.”
- “Yandım, yanarken yaktım.”
- “En çok seni, bir tek seni, hep seni…”
- “Şu bahçede, gözlerinde bir parıltıyla baktı gözlerime. Kalbim gürledi.”